31 Ekim 2016 Pazartesi

9.SINIF SAGLIK BİLGİSİ DERSİ İLK KONU

9.Sınıf Sağlık Bilgisi Dersi
Ünite Adı: Sağlıklı Yaşam
Kazanım: Sağlık, hastalık ve engellilik kavramlarını açıklar
Konu: Sağlık Ve Sağlıkla İlgili Kavramlar
Öğrenme Öğretme Yöntem Ve Teknikleri: Anlatım Soru-cevap Tartışma(Ders içerisinde ve blogda)
1. Sağlığın Tanımı
Sağlık, mutlu bir hayatın gerekliliğidir. Sağlıklı olmak ile ilgili algı toplumların eğitim durumu, gelenek ve görenekleri, ekonomik düzeyleri ne göre değişmektedir. Örneğin, yoksul ve eğitim düzeyi düşlük bir toplum da saç bitlenmesi önemli bir sorun olarak algılanmaz. Özellikle, bu durum toplum da yaygın olarak görülüyorsa hiç önemsenmez. Toplumun eğitim seviyesi yükseldikçe ve ekonomik gücü arttıkça sağlığa verilen önem de artar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (İng:WHO, World Health Organization) sağ lığı  şöyle tanımlamaktadır: “Sağlık, sadece hasta ve ya engelli olmamak değil; bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hâlidir.” Bu tanım Dünya Sağlık Örgütünün temel yasasında da yer alarak kesinlik kazanmıştır. Böylelikle toplumlar arasın da farklı sağlık tanımlarının yer alması da engellenmiştir.
2. Sağlıkla İlgili Kavramlar
 Sağlık tanımında geçen hastalık ve engellilik kavramları ile anlatılmak istenilen şudur:
Hastalık: Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkması sonucu, fizyolojik görevlerin yerine getirilememesi ya da ruh sağlığının bozulmasıdır.
Engellilik: Vücudun duyu organları ya da uzuvlarından birinde kaza veya hastalık sonucu olu- şan fonksiyon kaybıdır. Kişilerde görülen engellilik türleri; zihinsel, görme, işitme ve ortopedik engellilik olarak sınıflandırılabilir.
Zihinsel engellilik: Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişimsel dönemde ortaya çıkan, uyumlu davranışlarda görülen yetersizliğe ilave olarak dikkat, algılama, bellek ve muhakeme gibi genel zekâ fonksiyonları açısından normalin altında olma durumudur. Zihinsel engellilikte üç temel özellik vardır:
·  Genel zekâ işlevinin belirgin derecede normalin altında olması 
· Kişinin kendi yaş grubu ile kıyaslandığında beceri, sorumluluk, iletişim kurma,kendi kendine yeterlilik gibi alanlarda geriliğinin olması
· Zihinsel engelliliğin doğum öncesi, doğum sonrası ve doğum sırasında başlaması 

Konuşma, dikkat, düşünme gibi zihinsel işlevlerde bozukluk görülmekle birlikte bellekte ve dikkatte görülen bozukluk oldukça belirgindir. Ayrıca zihinsel engelli kişide uyumsal davranışlarda yetersizlik görülür. Yemek yeme, banyo yapabilme, okuma yazma, iş bulup çalışma ve iletişim kurmada önemli sıkıntılar yaşanır. Bu kişilerin gerekli rehberlik yapılarak sosyal hayata katılımları sağlanmalıdır.
Görme engelliliği: Görme duyusunda görevli herhangi bir merkezin fonksiyon kaybıdır. Göz rahatsızlığı genel olarak retinaya kanın dolması veya gerekli kanın sağlanamaması nedeniyle retinanın bozulması ve göz merceğinin netliğini yitirmesi sonucu oluşur. Görme engelliliğinin; kısmen görememe, az görme ve hiç görememe şeklinde türleri vardır. Görme engelliler beyaz baston ya da bazı evcil hayvanlardan yararlanarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
İşitme engelliliği: Kulak ve beyindeki işitme merkezleri tarafından sesin algılanmasına işitme denir. İşitmeyi meydana getiren yapı ve organlardan birinin ya da birden fazlasının görevini yerine getirmemesine ise işitme engelliliği adı verilir. İşitme engeli bulunan kişi, iletişim kurmada çeşitli zorluklarla karşılaşır. İşitme engelliliği; akraba evliliği, kan uyuşmazlığı, kulak zarının zarar görmesi, ateşli hastalıklar (menenjit, kabakulak, kızamık vb.) ve yaşlılık gibi nedenlerle oluşabilmektedir. Günümüzde işitme cihazları kullanılarak kısmi işitme bozukluğu olan kişilerde işitme gücü artırılmakta ve kişilerin sosyal hayata katılımı sağlanabilmektedir.
Ortopedik engellilik: Doğuştan veya daha sonradan oluşan, tüm tedavi ve önlemlere karşın sinir sistemi, kas, eklem ya da iskelet sisteminin normal çalışmasının sağlanamadığı durumdur. Ortopedik engel, kişinin eğitim ve iş yaşamındaki performans ve başarısını olumsuz etkilediği gibi günlük gereksinimlerini karşılamada da sorunlar oluşturmakta, engelli kişi bir başkasının yardımına ihtiyaç duyabilmektedir. Ortopedik engeller; kalça çıkıklığı, ayak çarpıklığı; el, kol, ayak ve bacak eksikliği, omurga sorunları ve felçlerle meydana gelmektedir. Ayrıca ateşli hastalıklar, kazalar ve yeterli beslenememe de ortopedik engel oluşmasına neden olabilmektedir. Ortopedik engellerin büyük kısmı ileriki yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Trafik ve meslek kazaları; deprem, yangın, nükleer kaza gibi toplumsal felaketler; felçler, lepra, verem, kalp ve damar ile romatizma hastalıkları ortopedik engel oluşmasına neden olabilmektedir. Ortopedik engelliler, özel rehabilitasyon ve fizik tedavileri ile daha iyi duruma getirilebilmekte, psikolojik terapiler ile önemli başarılar elde edebilmeleri ve çeşitli sosyal etkinliklere katılımları sağlanmaktadır. Ortopedik engel tüm engellerde olduğu gibi bireyin ve ailesinin sorunu olmaktan çok toplumu ilgilendiren bir durumdur. Çevre düzenlemeleri, platform uygulamaları gibi engelli bağımsızlığını daha da çok artıracak uygulamalar duyarlı toplum kesimlerince düşünülmeli ve bu konuda harekete geçilmelidir.
Bedensel iyilik hâli, kişinin hasta veya engelli olmaması durumudur. Kişilerin bedence hasta veya engelli olmaması sağlıklı olmaları için yeterli değildir. Ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden de sağlıklı olmaları gereklidir.
Ruhsal iyilik hâli, kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde yaşamasıdır. Değişen koşullara ve güçlüklere karşı koyabilmek ruh sağlığı açısından önemlidir. Başarılarından mutluluk duyabilen, üzüntü ve sıkıntılarını giderebilme gücünü kendinde gören kişiler ruhen sağlıklı olarak değerlendirilirler.
Zihinsel iyilik hâli, kişilerin akıl ve irade yönünden yeterli; anlama, düşünme, mantık yürütme, hafıza gibi zihinsel yeteneklerinden her birinin yeterli olmasıdır.
Sosyal iyilik hâli, kişilerin toplum içinde olumlu ve yapıcı ilişkiler kurması, yaşam standartlarının yeterli düzeye ulaşmasıyla sağlanabilmektedir. Bununla birlikte kişiyi; meslek sahibi olması, buna bağlı olarak gelir elde etmesi; ailesi, akrabaları ve arkadaşlarıyla iyi iletişim kurabilmesi de mutlu eder.
Kişilerin bedenen, ruhen ve sosyal yönden sağlıklı olması, eğitim ve kültür seviyesinin artması toplumların sağlıklı olabilmesi için gereklidir. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden oluşur. Toplumların en önemli zenginliği sağlıklı insan gücüne sahip olmalarıdır. Çünkü sağlıklı insanlar verimli çalışır, iyi düşünür ve çok üretirler. Böylece toplumun kalkınmasına yardımcı olurlar. Sağlıklı olmak tarih boyunca tüm insanlar için en büyük zenginlik ve temel bir insanlık hakkı olarak kabul edilmiştir. Sağlıklı toplumların oluşmasında bireylerin kendi sağlıklarını koruma bilincine erişmelerinin büyük önemi vardır. Bu da sağlık konusunda eğitim çalışmalarına katılmak ve bilimsel yöntemlerle kendi sağlığını korumakla mümkün olabilmektedir. Tüm dünyada kabul edilen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde “herkesin sağlıklı olma hakkı” başta gelmektedir. Sağlık hakkının, yaşama hakkının bir bütünleyicisi ve ayrılmaz bir parçası olduğu tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmektedir. Bunların sağlanması devletlerin temel görevleri arasında sayılmıştır. Bunun yanı sıra sağlık hizmeti sunmanın devletin bir yükümlülüğü olduğu, sağlıktan tasarruf edilemeyeceği, devredilemeyeceği ve özelleştirilemeyeceği de belirtilmiştir.
Günümüzde sağlığın sosyal boyutu iki yönlü değerlendirilmektedir. Birincisi, toplumun tüm bireylerine sağlıklı yaşam hakkı sunulması yani “Herkese Sağlık” boyutudur. Bu anlayış doğrultusunda sağlık düzeyini koruyucu ve geliştirici nitelikteki politika ve uygulamalarda, hastalığın yalnızca hasta olan kişinin sorunu olmadığı anlayışının benimsenmesidir. İkinci boyut ise bir bireyin ya da Resim 1.3: Arkadaşlık ilişkileri bireyleri sosyalleştirir. Ortopedik engellilerin sosyal yaşama kazandırılması için sivil toplum kuruluşlarınca yapılabilecek çalışmalar neler olabilir? Tartışınız. Konuyla İlgili Çalışma 15 toplumun sağlık düzeyinin, sosyokültürel ve ekonomik çevreden bağımsız olarak ele alınmasının mümkün olmamasıdır. Sağlık hakkıyla ilgili olarak ülkemizde de önemli çalışmalar yapılmakta ve bu hakka duyarlı davranılmaktadır. T.C. Anayasası’nda “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağ- lamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak iş birliğini geliştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak onları denetleme yoluyla yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla “Genel sağlık sigortası kurulabilir.” denilmektedir. Yine T.C. Anayasası’nda “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde hüküm de bulunmaktadır. Sağlık bir yaşam hakkıdır. Bu hakka eğitim, beslenme, konut, sosyal güvenlik ve sosyal refah ile ulaşılmaktadır. Ülkemizde kişilere sağlık hizmeti sunulurken şu ilkelere uyulmaktadır:
 • Bedenî, ruhi ve sosyal yönden tam iyilik hâli içinde yaşama hakkının en temel insan hakkı olduğu hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur.
• Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırma yetkisinin olmadığı bilinerek hastaya insanca muamelede bulunulur.
• Sağlık hizmetinin verilmesinde hastaların ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları gibi farklılıkları dikkate alınmaz. Sağlık hizmetleri herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.
• Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı hâller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
• Kişi, rızası ve Sağlık Bakanlığının izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
• Kanun ile müsaade edilen durumlar ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel ve aile hayatının gizliliğine önem verilir.http://www.eba.gov.tr/ekitapdetay/2564

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder