9.Sınıf
Sağlık Bilgisi Dersi
Ünite
Adı: Sağlıklı Yaşam
Kazanım: Sağlık, hastalık ve engellilik
kavramlarını açıklar
Konu: Sağlık Ve Sağlıkla İlgili Kavramlar
Öğrenme
Öğretme Yöntem Ve Teknikleri: Anlatım Soru-cevap Tartışma(Ders içerisinde ve blogda)
1. Sağlığın Tanımı
Sağlık, mutlu
bir hayatın gerekliliğidir. Sağlıklı olmak ile ilgili algı toplumların eğitim
durumu, gelenek ve görenekleri, ekonomik düzeyleri ne göre değişmektedir. Örneğin,
yoksul ve eğitim düzeyi düşlük bir toplum da saç bitlenmesi önemli bir sorun
olarak algılanmaz. Özellikle, bu durum toplum da yaygın olarak görülüyorsa hiç
önemsenmez. Toplumun eğitim seviyesi yükseldikçe ve ekonomik gücü arttıkça
sağlığa verilen önem de artar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (İng:WHO, World Health
Organization) sağ lığı şöyle tanımlamaktadır:
“Sağlık, sadece hasta ve ya engelli olmamak değil; bedenen, ruhen ve sosyal yönden
tam bir iyilik hâlidir.” Bu tanım Dünya Sağlık Örgütünün temel yasasında da yer
alarak kesinlik kazanmıştır. Böylelikle toplumlar arasın da farklı sağlık
tanımlarının yer alması da engellenmiştir.
2. Sağlıkla İlgili
Kavramlar
Sağlık tanımında geçen
hastalık ve engellilik kavramları ile anlatılmak istenilen şudur:
Hastalık: Organizmada birtakım değişikliklerin
ortaya çıkması sonucu, fizyolojik görevlerin yerine getirilememesi ya da ruh
sağlığının bozulmasıdır.
Engellilik: Vücudun duyu organları ya da
uzuvlarından birinde kaza veya hastalık sonucu olu- şan fonksiyon kaybıdır.
Kişilerde görülen engellilik türleri; zihinsel, görme, işitme ve
ortopedik engellilik olarak sınıflandırılabilir.
Zihinsel engellilik: Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı
olarak gelişimsel dönemde ortaya çıkan, uyumlu davranışlarda görülen
yetersizliğe ilave olarak dikkat, algılama, bellek ve muhakeme gibi genel zekâ
fonksiyonları açısından normalin altında olma durumudur. Zihinsel engellilikte üç temel özellik
vardır:
· Genel zekâ işlevinin belirgin derecede
normalin altında olması
· Kişinin kendi yaş grubu ile kıyaslandığında
beceri, sorumluluk, iletişim kurma,kendi kendine yeterlilik gibi alanlarda
geriliğinin olması
· Zihinsel
engelliliğin doğum öncesi, doğum sonrası ve doğum sırasında başlaması
Konuşma, dikkat, düşünme gibi zihinsel
işlevlerde bozukluk görülmekle birlikte bellekte ve dikkatte görülen bozukluk
oldukça belirgindir. Ayrıca zihinsel engelli kişide uyumsal davranışlarda
yetersizlik görülür. Yemek yeme, banyo yapabilme, okuma yazma, iş bulup çalışma
ve iletişim kurmada önemli sıkıntılar yaşanır. Bu kişilerin gerekli rehberlik
yapılarak sosyal hayata katılımları sağlanmalıdır.
Görme engelliliği: Görme duyusunda görevli herhangi bir merkezin fonksiyon
kaybıdır. Göz rahatsızlığı genel olarak retinaya kanın dolması veya
gerekli kanın sağlanamaması nedeniyle retinanın bozulması ve göz merceğinin
netliğini yitirmesi sonucu oluşur. Görme engelliliğinin; kısmen görememe, az
görme ve hiç görememe şeklinde türleri vardır. Görme engelliler beyaz baston ya
da bazı evcil hayvanlardan yararlanarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
İşitme engelliliği: Kulak ve beyindeki işitme merkezleri tarafından sesin algılanmasına
işitme denir. İşitmeyi meydana getiren yapı ve organlardan birinin ya da birden
fazlasının görevini yerine getirmemesine ise işitme engelliliği adı verilir.
İşitme engeli bulunan kişi, iletişim kurmada çeşitli zorluklarla karşılaşır.
İşitme engelliliği; akraba evliliği, kan uyuşmazlığı, kulak zarının zarar
görmesi, ateşli hastalıklar (menenjit, kabakulak, kızamık vb.) ve yaşlılık gibi
nedenlerle oluşabilmektedir. Günümüzde işitme cihazları kullanılarak kısmi
işitme bozukluğu olan kişilerde işitme gücü artırılmakta ve kişilerin sosyal
hayata katılımı sağlanabilmektedir.
Ortopedik engellilik: Doğuştan veya daha sonradan oluşan, tüm tedavi ve önlemlere karşın sinir
sistemi, kas, eklem ya da iskelet sisteminin normal çalışmasının sağlanamadığı
durumdur. Ortopedik engel, kişinin eğitim ve iş yaşamındaki performans ve
başarısını olumsuz etkilediği gibi günlük gereksinimlerini karşılamada da
sorunlar oluşturmakta, engelli kişi bir başkasının yardımına ihtiyaç
duyabilmektedir. Ortopedik engeller; kalça çıkıklığı, ayak çarpıklığı; el, kol,
ayak ve bacak eksikliği, omurga sorunları ve felçlerle meydana gelmektedir.
Ayrıca ateşli hastalıklar, kazalar ve yeterli beslenememe de ortopedik engel
oluşmasına neden olabilmektedir. Ortopedik engellerin büyük kısmı ileriki
yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Trafik ve meslek kazaları; deprem, yangın, nükleer
kaza gibi toplumsal felaketler; felçler, lepra, verem, kalp ve damar ile
romatizma hastalıkları ortopedik engel oluşmasına neden olabilmektedir.
Ortopedik engelliler, özel rehabilitasyon ve fizik tedavileri ile daha iyi
duruma getirilebilmekte, psikolojik terapiler ile önemli başarılar elde
edebilmeleri ve çeşitli sosyal etkinliklere katılımları sağlanmaktadır. Ortopedik engel tüm engellerde olduğu
gibi bireyin ve ailesinin sorunu olmaktan çok toplumu ilgilendiren bir
durumdur. Çevre düzenlemeleri, platform uygulamaları gibi engelli
bağımsızlığını daha da çok artıracak uygulamalar duyarlı toplum kesimlerince
düşünülmeli ve bu konuda harekete geçilmelidir.
Bedensel iyilik hâli, kişinin hasta veya engelli olmaması durumudur. Kişilerin
bedence hasta veya engelli olmaması sağlıklı olmaları için yeterli değildir.
Ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden de sağlıklı olmaları gereklidir.
Ruhsal iyilik hâli, kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde yaşamasıdır.
Değişen koşullara ve güçlüklere karşı koyabilmek ruh sağlığı açısından
önemlidir. Başarılarından mutluluk duyabilen, üzüntü ve sıkıntılarını
giderebilme gücünü kendinde gören kişiler ruhen sağlıklı olarak
değerlendirilirler.
Zihinsel iyilik hâli, kişilerin akıl ve irade yönünden yeterli; anlama, düşünme,
mantık yürütme, hafıza gibi zihinsel yeteneklerinden her birinin yeterli
olmasıdır.
Sosyal iyilik hâli, kişilerin toplum içinde olumlu ve yapıcı ilişkiler kurması,
yaşam standartlarının yeterli düzeye ulaşmasıyla sağlanabilmektedir. Bununla
birlikte kişiyi; meslek sahibi olması, buna bağlı olarak gelir elde etmesi;
ailesi, akrabaları ve arkadaşlarıyla iyi iletişim kurabilmesi de mutlu eder.
Kişilerin bedenen, ruhen ve sosyal
yönden sağlıklı olması, eğitim ve kültür seviyesinin artması toplumların
sağlıklı olabilmesi için gereklidir. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden
oluşur. Toplumların en önemli zenginliği sağlıklı insan gücüne sahip
olmalarıdır. Çünkü sağlıklı insanlar verimli çalışır, iyi düşünür ve çok
üretirler. Böylece toplumun kalkınmasına yardımcı olurlar. Sağlıklı olmak tarih
boyunca tüm insanlar için en büyük zenginlik ve temel bir insanlık hakkı olarak
kabul edilmiştir. Sağlıklı toplumların oluşmasında bireylerin kendi sağlıklarını
koruma bilincine erişmelerinin büyük önemi vardır. Bu da sağlık konusunda
eğitim çalışmalarına katılmak ve bilimsel yöntemlerle kendi sağlığını korumakla
mümkün olabilmektedir. Tüm dünyada kabul edilen Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi’nde “herkesin sağlıklı olma hakkı” başta
gelmektedir. Sağlık hakkının, yaşama hakkının bir bütünleyicisi ve ayrılmaz bir
parçası olduğu tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmektedir. Bunların
sağlanması devletlerin temel görevleri arasında sayılmıştır. Bunun yanı sıra
sağlık hizmeti sunmanın devletin bir yükümlülüğü olduğu, sağlıktan tasarruf
edilemeyeceği, devredilemeyeceği ve özelleştirilemeyeceği de belirtilmiştir.
Günümüzde sağlığın sosyal boyutu iki
yönlü değerlendirilmektedir. Birincisi, toplumun tüm bireylerine sağlıklı yaşam
hakkı sunulması yani “Herkese Sağlık” boyutudur. Bu anlayış doğrultusunda
sağlık düzeyini koruyucu ve geliştirici nitelikteki politika ve uygulamalarda,
hastalığın yalnızca hasta olan kişinin sorunu olmadığı anlayışının benimsenmesidir.
İkinci boyut ise bir bireyin ya da Resim 1.3: Arkadaşlık ilişkileri bireyleri
sosyalleştirir. Ortopedik engellilerin sosyal yaşama kazandırılması için sivil
toplum kuruluşlarınca yapılabilecek çalışmalar neler olabilir? Tartışınız.
Konuyla İlgili Çalışma 15 toplumun sağlık düzeyinin, sosyokültürel ve ekonomik
çevreden bağımsız olarak ele alınmasının mümkün olmamasıdır. Sağlık hakkıyla
ilgili olarak ülkemizde de önemli çalışmalar yapılmakta ve bu hakka duyarlı
davranılmaktadır. T.C. Anayasası’nda “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre
kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Devlet, herkesin
hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağ- lamak; insan ve madde
gücünde tasarruf ve verimi artırarak iş birliğini geliştirmek amacıyla sağlık
kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Bu görevini kamu
ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak onları denetleme
yoluyla yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine
getirilmesi için kanunla “Genel sağlık sigortası kurulabilir.” denilmektedir.
Yine T.C. Anayasası’nda “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde
sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde hüküm de bulunmaktadır. Sağlık
bir yaşam hakkıdır. Bu hakka eğitim, beslenme, konut, sosyal güvenlik ve sosyal
refah ile ulaşılmaktadır. Ülkemizde kişilere sağlık hizmeti sunulurken şu
ilkelere uyulmaktadır:
• Bedenî, ruhi ve sosyal yönden tam iyilik
hâli içinde yaşama hakkının en temel insan hakkı olduğu hizmetin her safhasında
daima göz önünde bulundurulur.
• Herkesin yaşama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu ve hiçbir merci veya
kimsenin bu hakkı ortadan kaldırma yetkisinin olmadığı bilinerek hastaya
insanca muamelede bulunulur.
• Sağlık hizmetinin verilmesinde
hastaların ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç,
ekonomik ve sosyal durumları gibi farklılıkları dikkate alınmaz. Sağlık
hizmetleri herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.
• Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda
yazılı hâller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer
kişilik haklarına dokunulamaz.
• Kişi, rızası ve Sağlık Bakanlığının
izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder